Yazar: admin

Geçmiş zamanların birinde uçsuz bucaksız okyanuslarda yol alan bir korsan gemisi varmış. Bu korsan gemisi, diğer korsan gemilerinden farklı bir yapıya sahipmiş. İyinin yanında yer alan bu korsan gemisi, sürekli olarak kötülerin de karşısında yer alıyormuş. Bu sularda kötülüğün cirit atmasına hiçbir şekilde müsaade etmiyormuş. Yöre halkına oldukça rahat bir nefes aldıran korsan gemisi, sürekli olarak okyanusun serin sularında cirit atıyormuş. Sahip olduğu her şeyi yöre halkı ile paylaşan korsanların gemisi oldukça eski imiş. Yıllarca onları sırtında taşıyan ve okyanusun serin suları üzerinde götüren bu gemi, her haliyle onların güvenli bir şekilde limana yanaşmalarını sağlamış. Günlerden bir gün, korsanlar her…

Uzak ülkelerin birinde Ebru adında çok sevimli bir kız çocuğu varmış. Ebru çok şirin, çalışkanmış. Annesi, babası da Ebru’yu çok seviyor ve onun mutlu olması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlarmış. Bunun yanında onlar ne yaparsa yapsın Ebru mutlu olmuyormuş. Ebru’nun mutsuzluğunun nedeni ise bale yapmayı çok sevmesine rağmen bir türlü başarılı olamıyormuş. Ailesi ona ders aldırıyor ve baleyi öğrenmesi için destek veriyorlarmış. Ebru, öğretmenin gösterdiği hareketleri pek çok kez tekrar ediyor ama yine de istenen seviyeye gelemiyormuş. Bir gün yine bale okulunda ders bittiği halde çalışmaya devam ediyormuş. Hareketleri doğru yapamadığı için artık umutsuzluğa kapılmış ve yere oturarak ağlamaya…

Uçsuz bucaksız maviliklerin olduğu bir denizde Çağla adında çok güzel bir denizkızı yaşıyormuş. Denizde yüzüyor, denizin altındaki canlılarla birlikte mutlu günler geçiriyormuş. Denizkızı Çağla’nın mutluluğuna gölge ise yakınlardan geçen bir gemi ile düşmüş. Denizkızı Çağla geminin güvertesinde yakışıklı denizciye ilk görüşte aşık olmuş. İnsanların kendini yakalama ve zarar verme isteklerinden korunmak isteyen Denizkızı Çağla asla oradan geçen gemiler olduğunda kendini görmelerine izin vermezmiş. Ama yakışıklı denizciyi görmek için kendini saklamaktan vazgeçmiş. Suyun yüzüne çıkmış ve hayran gözlerle yakışıklı denizciye bakmaya başlamış. Yakışıklı denizci de denizkızı Çağlayı görmüş ve onun güzelliğine hayran kalmış. Onun da kalbi denizkızı Çağla için hızla çarpmaya…

Çok uzak diyarlarda hayvanların özgürce yaşadığı bir orman varmış. Ormanın kralı aslan, geyikler, tilki, tavşan ve kelebekler mutlu mesut yaşıyorlarmış. Hayvanların kardeşçe yaşadığı ormanın çok yakınında bir çiftlik varmış. Ormandaki hayvanlar aç kaldıkları zamanlarda çiftliğe saldırıyor ve orada bulunan tavuk ve koyunları yakalayıp götürüyor ve yiyorlarmış. Çiftçi ormandaki hayvanların bu saldırılarından çok bıkmış. Eline tüfeğini almış ve ormana gitmiş. Amacı çiftliğine saldıran hayvanları avlamak ve onların hayvanlarına zarar vermesini önlemekmiş. Bu amaçla ormanın içinde dolaşırken uzaktan aslanı görmüş. Hemen tüfeğini omuzuna alarak nişan almış. Nişan almış ama aslanın hallerinin bir garip olduğunu görmüş. Aslan ön ayaklarından birinin üzerine basamıyor ve…

Henüz ilkokula giden Zafer, bir gün flüte merak salmış. Babasından kendisine bir flüt almasını istemiş. Zafer’in ailesi maddi olarak çok iyi bir durumda değilmiş. Babası oğluna bütçesini çok sarsmayacak şekilde eski bir flüt almaya karar vermiş. Çarşıda ikinci el ürün satan bir yere uğramış ve bu antikacıdan eski bir flüt almış. Zafer’in babası akşam olduğu sırada eve doğru yöneltmiş adımlarını ve belli bir süre sonra eve varmış. Soluğu hemen Zafer’in yanında almış ve ona istemiş olduğu flütü uzatmış. Flütü alan Zafer çok mutlu olmuş ve babasına teşekkür etmeyi de ihmal etmemiş. Onun mutlu olduğunu gören babası da böylece rahat…

Annesinin babasının tek çocuğu olan Merve çok sağlıklı bir çocukmuş. Aynı zamanda babasının işleri çok iyi olduğu için de bir oda dolusu oyuncağı varmış. Çok güzel kıyafetleri olan Merve’yi ailesi gezdiriyormuş. Eğlenmesi, mutlu olması için sürekli çaba gösteriyorlarmış. Buna rağmen Merve’yi mutlu etmek neredeyse imkansızmış. Her alınan oyuncakta, gittiği yerde hatta kıyafetlerde kusur buluyor ve beğenmiyormuş. Onun bu hiçbir şeyden memnun olmayan mutsuz halleri anne ve babasını çok üzüyormuş. Bu duruma nasıl çare bulacaklarını düşünüyor ve çözüm arıyorlarmış. Onlar bu duruma çözüm ararken çözüm kendiliğinden gelmiş. Evlerinde yardımcı olarak çalışan Meryem bir gün Merve ile aynı yaşta olan kızı Burcu’yu…

Bir zamanlar yakışıklı bir adam Doğu tarafından, güzel bir kadın ise Batı tarafından birbirlerinden habersiz bir şekilde yola çıkmışlar. Ayakları onları nereye götürürse oraya gitmişler. Yürüyüp durmuşlar alabildiğince. Adam Doğu kültürünün en güzel yanlarına şahitlik ederken; kadın ise Batı’nın farklı yönlerini büyük bir merak içerisinde inceleyerek keşfediyormuş. Adam, Doğu tarafından ilerleyerek yoluna Batı yönünde ilerlerken; kadın ise Batı tarafından yoluna devam ederek Doğu yönünde ilerliyormuş. Adam ve kadın az gitmişler, uz gitmişler. Dere, tepe düz gitmişler. Ayaklarının gösterdiği rotada bir bilinmezliğin içerisinde kaybolduklarını fark etmişler. Yolun uzunluğuna ve zorlu oluşuna aldırış etmeden kendilerinden emin bir şekilde yollarına devam etmişler. Nereye…

Bir gün oldukça iyi bir arkadaş olan Ali ve Veli evin bahçesinde birlikte oyunlar oynuyorlarmış. Kartondan bir uzay mekiği yaparak birlikte uzaya seyahat ediyorlarmış. Oynadıkları oyunda Ali ve Veli, uzay mekiğini hem yapan hem de kullanan kişilermiş. Oldukça hoş bir vakit geçiren Ali ve Veli, gerçek hayatta da aya çıkma düşüncelerindelermiş. Bu düşünceler, Ali ve Veli’nin hayatlarının her alanına oldukça kolay bir şekilde sirayet etmiş. Oynadıkları her oyunda Ay’a çıkma olayının gerçekleştiğini düşünerek hareket ediyorlarmış. Ali, Ay’a çıkan ilk çocuğun kendisi olduğunu söylemiş. Veli de bu duruma itiraz etmiş ve Ay’a çıkan ilk çocuğun kendisi olduğunu iddia etmiş. Günlerden bir…

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Bir annenin iki kız çocuğu varmış. Anne, her iki çocuğunu da çok severmiş. Çocuklarına eşit mesafede yaklaşıp onlara karşı her daim adil olmaya çalışırmış. Anne, bu yönde bir dengeyi hayatın her alanında gözeterek yoluna kendinden emin adımlarla devam edermiş. Aradan uzunca yıllar geçip gitmiş. Annenin kız çocukları büyümüş ve okula başlamışlar. Okulda her şey yolunda gidiyormuş. Derslerle ilgili olarak sürekli paslaşan iki kız kardeş, bu sayede yüklerini hafifletmiş oluyorlarmış. Birbirlerine her konuda destek olan iki kız kardeş, bir elmanın iki yarısı gibi birbirlerini kusursuz bir şekilde tamamlıyorlarmış. Bir gün iki…

Sık ağaçların olduğu bir ormanda Anne ayı ve yavrusu mutlu mesut yaşıyorlarmış. Anne ayı yiyecek topluyor, yavrusuna getiriyormuş. Karnını doyuran minik yavru ayı da annesinin etrafında koşup oynuyormuş. Bir gün annesi yiyecek bulmaya gittiğinde minik yavru ayı da yuvadan ayrılmış ve koşup oynamaya başlamış. Koşup oynarken farkında olmadan yuvadan uzaklaşmış. Yuvasından uzaklaştığını fark ettiğinde ise artık çok geçmiş. Dönmüş dolaşmış ama bir türlü yuvasını bulamamış. Çaresizce ormanın içinde dolaşmaya başlamış. Saatlerdir yürüyor ve bir türlü yuvasını bulamamış olmaktan dolayı da umutsuzluğa kapılmış bir şekilde ağlıyormuş. O sırada arkasından bir ses duymuş: “Neden ağlıyorsun küçük ayıcık?” Korkuyla arkasını döndüğünde ise kocaman…